Avrupa'nın denizaltı teknoloji altyapısı, Rusya'nın Ukrayna işgali sonrası ciddi güvenlik riskleriyle karşı karşıya. Baltık Denizi'nde yaşanan gizemli kesintiler, sabotaj şüphelerini artırdı ve sosyal fayda açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
Denizaltı Kablolarının Hassasiyeti
Son üç yılda, yüzlerce boru hattı ve kabloyu içeren denizaltı bağlantıları (enerji, gaz, veri) Avrupa'nın en hassas noktası haline geldi. 24 Şubat 2022'den önce güvenli kabul edilen denizaltı altyapısı, şimdi artan sayıda kaza ve kasıtlı müdahale şüphesiyle karşı karşıya. NATO ve AB, güvenliği artırmak için adımlar atıyor, ancak endişeler sürüyor. Özellikle eş zamanlı saldırılar ve alternatif sistemlerin yetersizliği büyük bir risk oluşturuyor. Bu durum, teknoloji altyapısının kırılganlığını gözler önüne seriyor ve ülkelerin savunma stratejilerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) bile bu durumun farkında ve konuya özel bir birim kurdu.
Sabotaj mı, Kaza mı?
Baltık Denizi'nde yaşanan olaylar, uzmanları ikiye bölüyor. Bazıları balıkçılık, demirleme veya doğal olayları sebep olarak gösterirken, bazıları ise insan müdahalesini işaret ediyor. Kuzey Akım boru hattının tahribi, Hong Kong ve Çin bandıralı gemilerin neden olduğu kablo kesintileri gibi olaylar şüpheleri artırıyor. Bu olayların birçoğu Rus limanlarından yola çıkan gemilerle bağlantılı olması da dikkat çekici. Olaylar tesadüfi değil gibi görünüyor; Avrupa Birliği ve NATO bu durumun ciddiyeti konusunda hemfikir. Soruşturmalar sürüyor ancak şüpheler büyük ölçüde sabotaja yöneliyor. Sosyal fayda açısından bakıldığında ise bu kesintiler, enerji ve iletişim sistemlerinde büyük kesintilere yol açabilir.
Avrupa Hazır mı?
Avrupa'nın kritik denizaltı teknoloji altyapısının korunması için daha güçlü önlemler alınması gerekiyor. Alternatif sistemlere yatırım, onarım kapasitesinin artırılması ve uluslararası iş birliği acil ihtiyaçlar arasında yer alıyor. Uydular bir alternatif olabilir, ancak kabloların yerini tamamen alamazlar. Özellikle enerji tedarikinde alternatif bulunmadığından, olası kesintilerin etkileri yıkıcı olabilir. Bu yüzden Avrupa'nın bu duruma ne kadar hazır olduğunun değerlendirilmesi çok önemli. Kabloların korunması devletin sorumluluğunda olsa da çoğu zaman özel mülkiyete ait oluşu da bir paradoks oluşturuyor. Avrupa'nın güvenliğini sağlamak için daha kapsamlı bir yaklaşım gerekiyor.
Güvenlik Açığı ve Sonuçlar
Dünya genelinde denizaltı kablolarının yaklaşık 1.4 milyon kilometre uzunluğunda olduğunu ve iletişimin yanı sıra elektrik ve gaz gibi temel hizmetlerin de bu altyapıya bağlı olduğunu hatırlamak gerekmektedir. Bu kabloların kesintiye uğraması durumunda büyük bir sosyal fayda kaybı yaşanabilecek ve milyonlarca insanın günlük hayatı ciddi şekilde aksayacaktır. Bu nedenle, hem devletlerin hem de özel şirketlerin daha fazla iş birliği yaparak bu kritik teknoloji altyapısını korumak için çaba göstermesi şarttır.